Sultanahmet, dünyanın başlangıç noktası olan bir meydandır. Çünkü Sultanahmet Meydanı'na inerken Meydanla Ayasofya'nın arasındaki tam Yerebatan Sarnıcı'na girilen yerde bir Milion taşı vardır. Bu taş, imparatorluğun dört bir tarafına uzanan yolların başlangıç noktasıdır. Sultanahmed'in sınırları aşağıda Cağaloğlu'ndan başlar, denize kadar uzanır. Batı tarafında Divanyolu üzerinden Beyazıt'a kadar devam eder.
![]() | |
Dikilitaş |
Ayasofya, 532 Nika İsyanı'nın bir sonucudur. Çünkü İmparator Justinianus ve karısı Teodora'ya karşı ayaklananlar "Nika" (Zafer) diye bağırıyordu ve o arada Ahşaptan bir kilise olan Ayasofya'yı yakmışlardı. Bugünkü Ayasofya, imparatorun kiliseyi yeniden yaptırmasıyla ortaya çıkmıştır. Kilise 537 yılında uzun bir inşaattan sonra açılmıştır. Ayasofya'nın özelliği geniş bir kubbesinin bulunmasıdır. Kilise Aydınlı ve Miletli İsidoros ve Anthemios tarafından inşa edildi ve Mimar Sinan'a kadar büyük bir çöküntü ve tamir görmeden ulaştı. 1453'te Fetih ile beraber Camiye çevrilen abide, son tamiratını Sultan Abdülmecid döneminde gördü ve içindeki freskler Sultan Abdülmecid tarafından kitap halinde bastırıldı. Cami 1930'larda Cumhuriyet'in uluslarası alandaki yeni bir yorumu olarak müze haline getirildi.
Sultanahmed Meydanı Bizans'tan Osmanlı'ya geçtiğinde At Meydanı olarak anılıyordu. 14. Osmanlı Padişahı Sultan I.Ahmed tarafından Sultanahmed Camii'nin inşaasından sonra (1609-1616) Sultanahmed Meydanı adını aldı. , Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılılan caminin özelliği altı minaresi olmasıdır. Osmanlı mimarisinin son şâheserlerinden olan bu camii özellikle çinileriyle ünlüdür.
![]() |
Sultanahmet Camii, 1895 |
Önceleri
tamamıyla ahşap binaların teşkil ettiği Sultanahmet, bugün betonlaşma
tehlikesi altındadır. Turizmin çekiciliği ve bir takım usülsüz yükselen
binalar meydanın tarihi dokusunu zedelemektedir. Sultanahmed her
metrekaresinin incelenmesi, değerlendirilmesi gereken bir yerdir. Bu
alandaki yoğun trafiği ve kötü yapılaşmayı doğuracak işyerlerinin
bulunması bu Avrupa'nın en güzel açık hava salonu için bir tehlikedir.
Bunun önünün alınması gerekir; çünkü bütün Avrupa'da ne Venedik'teki San
Marco, ne Paris'teki Concorde, ne de Roma'daki San Pietro Meydanı, bu
meydan kadar orjinal ve 1500 yıllık tarihin en iyi örneklerini
barındıran bir mahal olamaz.
Kaynakça: İlber Ortaylı, Osmanlı'yı yeniden keşfetmek, İstanbul 2011, s.147-155
0 yorum:
Yorum Gönder