![]() |
Mete Han ve Ordusunun bir tasviri |

Gafil avlanmamasına bakılırsa, devletin merkezinde Mete’nin lehine çalışan bazı beyler bulunmaktadır. Mete, büyük bir ihtimalle babasının Yüe-çilere saldırı haberini daha önceden bu beylerden almış olmalıdır. Mete’nin Yüe-çilerin elinden kaçıp kurtulmasından sonra, hem Tou-man hem de Mete, hiçbir şey olmamış gibi davranmışlardır. Hatta Tou-man, kurduğu komplonun izlerini silebilmek ve dikkatleri dağıtabilmek için oğlunun başarısına sevinmiş gibi yapıp, emrine bir tümen vererek onu ödüllendirmiştir. Touman’ın böyle bir tavır takınmasının nedeni de büyük ihtimalle halkın ve beylerin tepkilerdir. Ayrıca toplumda hâkim olan en önemli güç olan töre de Tou-man’ı bu şekilde davranmaya yönlendirmiştir.
![]() |
Türk yayı modellemesi |
Artık Mete, herkesin gözünde gerçek bir kahramandır. Gösterdiği olağanüstü başarıyla sadece hayatını değil, devletin ve milletin itibarını da kurtarmıştır. Mete yeniden Hun tahtının veliahdı olmuştur. Babası Tou-man’ın Mete’ye karşı kurduğu bu komplo, baba ve oğul bu durumu belli etmek istemeselerde, Mete’nin babası ile arasındaki bağların kopmasına neden olmuştur. Hatta bu kopuş Mete’nin babası ile iktidar mücadelesine girişmesine de neden olmuştur. Zamanı gelmeden babasının elinden tahtı almak artık Mete’nin tek isteği olmuştur. Nitekim Mete, bu olaydan hemen sonra babasının emrine verdiği tümeni, yine babasına karşı bir darbe için hazırlamaya başlamıştır. Mete’nin darbe için yaptığı hazırlık ve devlet darbesi Çin kaynaklarında şöyle geçer:
Çinli kaynaklarından derlenen bu bilgiler, şüphesiz, gerçek tarihî bir olayın destanlaştırılmış bir ifadesidir. Mete’nin babasına karşı töreyi ve devleti korumak adına yaptığı bu hareket Hun halkı tarafından takdirle karşılanmış, hikâyesi dilden dile, nesilden nesle anlatılmış ve bazı olağanüstü unsurlar ve motiflerle süslenerek, hafızalarda uzun yıllar yaşayacak bir destan şekline dönüştürülmüştür.“Mete, (hedefe giderken) ıslık çıkaran bir ok imal etti. Atlı-okçu birliğinin eğitimi esnasında kendisi bu oku nereye atarsa, erlerinin de hep birlikte oklarını o tarafa atmaları gerektiğini emretti. Bizzat Mete, ıslık çıkaran okunu değerli atlarından birinin vücuduna attı ve bu anda maiyetinden okunu atmaya cesaret edemeyenleri idam ettirdi. Kısa bir süre sonra oku ile kendi eşini vurdu ve maiyetindekilerden de oklarını atmalarını istedi. Ancak maiyetindekilerden bazıları donup kaldılar ve oklarını atmaya cesaret edemediler. Bunlar da Mete tarafından idam edildi. Bir süre sonra Mete, av sırasında ıslık çıkaran oku ile babasının değerli atını vurdu ve maiyeti istisnasız hep birlikte aynı hedefe ok attı. Bu durum üzerine Mete, maiyetine emre itaat etmeyi öğrettiğini ve onlara tamamen güvenebileceğini anladı. Babası ile ava gittiği sırada ve Hun hükümdarı (Shan-yü veya Tan-hu) olan babasına ıslık çıkaran okunu attı. Bütün maiyeti de aynı istikamete nişan aldı ve böylece Hun hükümdarı Tou-man öldürüldü. Bunun üzerine Mete, üvey annesini ve üvey kardeşini, kendisine itaat etmeyen bütün devlet büyüklerini bertaraf ederek kendisini Hun hükümdarı (Shan-yü) ilân etti”
Mete’nin uyguladığı eğitimin temelini “emre itaat, anında karar vermek ve gösterilen hedefi vurmak” gibi bugün de geçerli ilkeler ve kurallar oluşturmaktadır. Mete’nin bu eğitimden asıl maksadı, emrindekilere, savaşlarda tek başına görevini tam yapabilecek yeteneği ve alışkanlığı önceden kazandırmaktır. Mete,eğitime başlamadan önce gösterdiği hedefi vurmayanların da saf dışı edileceğini açıkça ilân etmiştir. Aksi durum zaten itaatsizlik ve disiplinsizlik anlamına gelecektir. Birliğini eğitirken Mete’nin takip ettiği amaç rakiplerine üstünlük sağlayabilmektir. Onun anlayışına göre, birlikleri arasında korkaklara, zayıf iradelilere,yetersizlere ve yeteneksizlere asla yer olmamalıdır. Mete, emrindeki birliği eğitirken sadece katı kurallar koymakla kalmamış, bu kuralları birer birer bizzat uygulamıştır. Seçilen ve gösterilen hedeflerin hep canlı ve değerli varlıklar olması konusun da, bazı görüş ayrılıkları vardır. Bazı tarihçilere göre bu varlıklar destanî nitelikte anlatıldığı için canlı olarak verilmiştir. Aslında canlı varlıklar değildirler, sadece bu varlıkları temsil eden birer semboldürler. Eğer gerçekten canlı varlıklar olsalar idi Mete’nin yapacakları önceden fark edilebilirdi.
![]() |
Bir Mete tasviri |
Kaynaklar:
Ahmetbeyoğlu Ali /Avrupa Hun İmparatorluğu, TTK, Ankara 2001.
Ahmetbeyoğlu Ali /Grek Seyyahı Priskos’a Göre (V.Asır) Avrupa Hunları, İstanbul 1995. Şükrü Akkaya /Eski Alman Destanlarında Hun İmparatoru Attila’nın Akisleri, Doktora Tezi, Ankara 1942.
Barfield Thomas /The Perilous Frontier: Nomadic Empires and China, Cambridge Mass., Blackwell, 1989.
Şerif Baştav / '' Atilla ve Hunları '' Türkleri Ansiklopedisi, Cilt I, Anakara 2002, s. 853-886.
0 yorum:
Yorum Gönder